1 Kasım 2013 Cuma

İşçinin kıdem hakkına darbe

AKP hükümetinin hazırladığı taslağa göre, bir işçi kıdem tazminatında yarı yarıya hak kaybına uğrayacak. Kıdem tazminatı alınabilen durumlar sınırlandırılacak ve iş güvencesi kısıtlanacak


Son yıllarda işçilerin ve sendikaların önemli bir bölümünün en duyarlı olduğu konulardan biri, kıdem tazminatı. AKP hükümeti, bu yıl sonuna kadar Ulusal İstihdam Stratejisi kapsamındaki özel istihdam büroları aracılığıyla kiralık işçi, kıdem tazminatının fona devri, taşeron işçiliğin yaygınlaştırılmasını ve geçici sürelerle işçi çalışmayı kolaylaştıran düzenlemeleri hayata geçirmekte kararlı. Meclis'in açılmasıyla birlikte de kıdem tazminatının kaldırılması için düğmeye basıldı. Çalışma Meclisi ile birlikte harekete geçen hükümetin sosyal taraflardan habersiz bir taslak üzerinde çalıştığı ortaya çıktı. Aydınlık, AKP ve patronların ısrarla gündeme getirdiği, işçi konfederasyonlarının ise "grev nedeni sayarız" dediği kıdem tazminatına ilişkin hazırlanan kanun taslağına ulaştı.
Konfederasyonlara bildirim yapılmadı
Türk-İş ve DİSK'e henüz bir bildirim yapılmazken AKP'ye yakın basın kuruluşları aracılığıyla çeşitli taslaklar tartıştırılıyor. Bir yandan hükümet yeni bir taslak üzerinde çalışıyormuş gibi sunuluyor bir yandan da masadaki taslağın 2012 yılında piyasaya sürülen taslak ile aynı olduğu belirtiliyor. Masada olduğu belirtilen ve 2012 yılında ortaya atılan taslağın üzerinde küçük ifade değişikliklerinin yapıldığı, son kıdem tazminatı fonu yasa taslağı, kıdem tazminatı hakkına büyük darbe indiriyor. "Kıdem Tazminatının İşçinin Bireysel Hesabına Yatırılması Hakkında Kanun Taslağı", kıdem tazminatını yarı yarıya indirilmesini, kıdem tazminatı alınabilen durumların sınırlandırılmasını, iş güvencesinin kısıtlanmasını ve işverenlerin ödediği işsizlik sigortası primlerinin yüzde 2'den yüzde 0,5'e düşürülmesini öngörüyor. Taslakta neler mi var?
Kıdem süresi belirtilmiyor
Kıdem hesaplaması mevcut uygulamada 30 günlük giydirilmiş ücret üzerinden yapılırken yeni taslakta bu süre belirtilmiyor, fona bırakılıyor. Günümüzdeki uygulamada, kıdem tazminatı son ücretin 30 katının kıdem yılı ile çarpılmasıyla belirlenmekte. Öngörülen yeni düzenlemede her yılın kazancı yatırılacak ve bu miktar bir biçimde nemalandırılacak. Uzmanlar bu durumun hak kayıplarına neden olacağını ayrıca yatırılan miktarın nemasının vergilendirilmesinin de yeni bir hak kaybını beraberinde getireceğini belirtiyor. Mevcut uygulamada da var olan 30 günlük kıdem tazminatı miktarının toplu iş sözleşmeleri veya bireysel iş sözleşmeleri ile artırılmasının önüde bu taslak ile kapatılıyor.
Çalışan emekliye kıdem hakkı yok
Taslak ile emekli olup çalışmayı sürdürenlerin, iş sözleşmesinin sona erdirilmesi halinde alabildikleri kıdem tazminatı hakkıda ellerinden alınıyor. Taslağa göre, çalışan emekliler, fonun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki çalışmaları karşılığında hayattayken kıdem tazminatı alamayacaklar ve kıdem tazminatları ölümlerinden sonra varislerine ödenecek.
Fon özel şirketlere emanet
Kurulacak olan kıdem tazminatı fonuda özel şirketlere emanet ediliyor. Kıdem tazminatı, işverenin işçi adına prim yatırdığı bireysel emeklilik sistemine dönüştürülüyor. Uzmanlar, taslakta şirketlerin iflası durumunda kıdem tazminatını güvenceye alan bir düzenlemenin olmadığına işaret ediyor.
İşten atma kolaylaşıyor
Tasarı ile işverenlerin işsizlik sigortası primleri yüzde 2'den yüzde 0,5'e düşürülüyor. Böylece işverenler açısından kıdem tazminatı fonu nedeniyle ek maliyet yalnızca yüzde 2,5 düzeyine iniyor. Uzmanlar, bu düzenlemenin, işveren açısından kıdem tazminatı yükünü üçte birin altına indirdiğini belirterek bu düzenlemenin işçi açısından kıdem tazminatının yarının altına indirilmesine ve iş güvencesinin azaltılmasına neden olacağına dikkat çekiyor. Tasarının bir işçinin kıdem tazminatını alabilmesinin koşullarının belirlendiği maddede de işten çıkan işçinin kıdem tazminatı alabilmesi için öncelikle 15 yıl sigortalılık ve 3600 gün çalışmış olma şartı getiriliyor. Bu şartları taşıyan işçi ancak kıdemin yarısını alabilecek. Geri kalan kıdemini alabilmesi içinde 1800 gün yani 5 yıl çalışma şartı getiriliyor. Ancak yine biriken kıdemin yarısını alabiliyor. Kıdem tazminatının tamamını alabilmek ise ölüm, emeklilik veya kendi işini kurma şartına bağlanıyor.

aydinlikgazete.com

Yobazların deli gömleğine sardığı Atatürk mü?

Yeni Asya Gazetesi'nde yayımlanan İbrahim Özdabak imzalı karikatür ortalığı karıştırdı.


Karikatürde Meclis'e ön kapıdan türbanlı bir kadın girerken arka kapıdan deli gömleği ile çıkarılan 'sarı saçlı ve mavi gözlü' adam dikkat çekti. Sosyal medyada arka kapıdan çıkarılanın Mustafa Kemal Atatürk olduğu yönünde tepkiler yağıyor.


aydinlikgazete.com

TBMM’deki türban dış basında

TBMM'deki türban dış basında. AKP dört milletvekilinin TBMM Genel Kurulu'na türbanla girmesi, dış basında böyle yankı buldu.


Dört kadın milletvekilinin TBMM Genel Kurulu’na başörtülü olarak girmesi, yurt dışında da yankı buldu. Türkiye’de bir “ilk” yaşandığına dikkat çeken yabancı medya, “Laik ülke, önemli bir tabu kırdı”, “Laik Türk hükümeti, dini sembole izin veriyor”, “Türkiye için kilometre taşı”, “Başörtüsü yasağı, büyük bir kutuplaşmanın yaşandığı bir dönemde kaldırıldı”, “Eleştirenler, laik düzeni zayıflatmayı amaçladığını öne sürüyor” gibi yorumlar yapılıyor.
NYT: ”LAİK TÜRK HÜKÜMETİ, DİNİ SEMBOLE İZİN VERİYOR”
TBMM’de yaşananları “Laik Hükümet Dini Sembole İzin Veriyor” başlıklı haberinde irdeleyen New Work Times ise, Merve Kavakçı’nın 1999 yılında yaşadıklarını anlattıktan sonra “Ancak bugün farklı bir Türkiye var” dedi. Başörtüsü konusunun uzun bir süre Türkiye’de “tartışmalı” olsa da “Başörtü kullanan kadın milletvekillerinin Perşembe günü (parlamentoya) girişleri, Türkiye için bir kilometre taşı olarak görüldü” diye yazan gazete, Gezi gösterilerini anımsatarak “başörtüsü yasağı, büyük bir kutuplaşmanının yaşandığı bir dönemde kaldırıldı” değerlendirmesinde bulundu.
WSJ: “ÜLKENİN KATI LAİK GELENEĞİNDEN SON KAYMASI”
ABD’nin borsa ve iş dünyasının gazetesi Wall Street Journal da, “Türk milletvekilleri, başörtüsü tabusuna son verdi” başlıklı haberinde “Türkiye’de Perşembe günü iktidar partisinden dört kadın milletvekili Parlamentoya İslami başörtüsü giyerek katıldığında onyılların tabusu kırıldı ve ülkenin katı laik geleneğinden son kaymasına damgasını vuruldu” yorumunu yaptı.
“Başörtüsü, onyıllarca Türkiye’de hissi siyasi bir sembol oldu” ifadesinin de kullanıldığı haberde CHP’li Şafak Pavey’in TBMM’de yaptığı konuşmasının bazı bölümleri aktarılırken de Pavey için “Kendisi de kadınları etek giymeye mecbur kılan Parlamentonun içtüzüğünün bir kurbanı idi” dedi.
BBC: “1999’DAN BU YANA İLK DEFA”
İngiliz yayın kuruluşu BBC, Türkiye’de geçen ay kamuda başörtüsü yasağının kaldırıldığını anımsatarak yasağın “laik anayasa destekçileri ile İslami hakları savunanları karşı karşıya getirdiği” görüşünü öne sürüyor. 1999 yılından bu yana ilk defa başörtülü milletvekillerinin Genel Kurula girdiklerine işaret eden BBC, ana muhalefet partisi CHP’nin ise, iktidar partisini “ülkenin laik geleneklerini zedelemekle suçladığını” da belirtiyor.
TELEGRAPH: “LAİK ÜLKE, ÖNEMLİ BİR TABU KIRDI”
İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden Telegraph da, Türk parlamentosunun ilk defa başörtüsüne izin verdiğine dikkat çekerken “Laik ülke, önemli bir tabu kırdı” ifadesini kullandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidara ilk geldiğinde başörtüsü üzerindeki tüm yasakları kaldırmaya söz verdiğini anımsatan gazete, “CHP ise, AKP’yi, Atatürk tarafından 1923 yılında kurulan laik cumhuriyetini zedelemekle suçluyor” diye yazdı.
LE FİGARO: “TÜRKİYE’DE BİR İLK”
Laikliğin önemli bir konu olduğu Fransa’nın büyük gazetelerinden Le Figaro ise, “Başörtülü milletvekilleri Türk Parlamentosu’nda” dedikten sonra “İktidardaki İslami muhafazakar partisinden üç milletvekilinin Parlamento’nun bir oturumuna katıldıklarını” belirterek bunun Türkiye’de bir ilk oluşturduğunun altını çizdi. Gazete, “AKP’nin kısa bir süre önce kamuda İslami başörtüsü yasağını kaldırdığına” dikkat çekti.
EL PAİS:” EN DİKKAT ÇEKİCİ GELİŞME, PARLAMENTODA YAŞANDI”
İspanya’nın en büyük gazetesi El Pais ise, dört kadın milletvekilinin “ilk defa başörtüsü olarak parlamentoya girdiklerine” işaret ederek Türkiye’de kamuda İslami sembolün kullanılmasının 90 yıl yasak olduğunu” yazdı. Gazete, “Kadın memurlarının işyerinde İslami başörtüsü kullanmaları yasağının kaldırılmasından sonra en dikkat çekici gelişme Perşembe günü Parlamento’da yaşandı” dedi. Gazete “Hemen hemen tümü Müslüman olan, Türk nüfusunun önemli bir kısmı, kuralı basit bir ayrımcılık olarak görüyordu ve bu yasağa son vermek Erdoğan’ın partisinin bir hedefi idi” sözlerini de dile getirdi.
DWELLE: “ELEŞTİRENLERE GÖRE AMAÇ LAİK DÜZEYİ ZAYIFLATMAK”
Alman yayın kuruluşu Deutsche Welle, dört kadın milletvekilinin başörtülü olarak Parlamento’ya girdiğini duyurduğu haberinde”AKP, başörtüsü yasağının kaldırılması sivil hakların bir meselesi olduğunu, dindar Müslüman kadınlarının açık biçimde inançlarını ifade etmelerini engellediğini savunuyordu. Eleştirenler ise, bu ve içki satışlarına yeni kısıtlamalar gibi diğer önlemlerin, Erdoğan ve partisinin modern Türkiye’nin üzerinde inşa edildiği laik düzeni zayıflatmayı amaçladığını kanıtladığını öne sürüyordu” dedi.

sozcu.com.tr

“Suriye’yi Türkiye vurdu”

Lübhan kanalından şok iddia.


Lübnan’da yayın yapan MTV kanalı, Çarşamba günü İsrail’in Lazkiye’ye düzenlediği saldırıda Türkiye’nin de rol oynadığını iddia etti.
Haberde Türkiye’nin 2012 Haziran’ın da düşürülen jetine misilleme olarak Lazkiye’de bulunan hava üssüne düzenlenen saldırıda istihbarat sağlayarak rol aldığı iddia edildi. İsrail Radyosu ise MTV’nin kaynağının “İsrailli yetkililer” olduğunu duyurdu.
TÜRKİYE İSTİHBARAT SAĞLADI
Bir başka iddia da WorldNetDaily dergisinin internet sitesinden geldi.
Siteye konuşan “bilgi sahibi Ortadoğulu güvenlik yetkilileri”ne göre, Türkiye İsrail’e saldırıyı gerçekleştirmesi için önemli istihbarat sağladı.
Adı geçen kaynaklara göre, saldırının hedefleri arasında Hizbullah’a gönderilebilecek uçaksavar füzeleri ve rampaları bulunuyordu.
ÜRDÜN’DEN DE BİR İDDİA
Ürdünlü bir istihbarat kaynağı da yine WMD’ye yaptığı açıklamada, Türkiye ve İsrail’in Suriye’de Beşar Esad rejimini zayıflatmak amacıyla vurulabilecek hedeflerin bir listesini yaptığını iddia etti.
WMD, “iki ülke arasındaki diplomatik gerginlik düşünüldüğünde İsrail-Türkiye işbirliğinin şaşırtıcı olabileceği” yorumunu yaptı.
ABD: SALDIRIYI İSRAİL DÜZENLEDİ
Akşam saatlerinde CNN’e konuşan ve adını vermeyen bir ABD’li yetkili, olayın bir İsrail saldırısı olduğunu ve muhtemelen Hizbullah’a gönderilecek bir füzenin hedef alındığını söylemişti. İsrail’den ise konuyla ilgili herhangi bir açıklama gelmedi.
Temmuz ayında İsrail hava kuvvetlerine ait uçaklar bölgedeki Rus ve Suriyeli birliklerin kullandığı bir füze deposunu vurmuştu. Saldırıda füzelerin tamamen imha edilemediği, yeni saldırı olabileceği konuşulmuştu.


sozcu.com.tr