30 Eylül 2013 Pazartesi

‘İnsan kalbi yiyen teröristler…’

Suriye Dışişleri Bakanı Velid el Muallim Birleşmiş Milletler toplantısında konuştu


Suriye Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Velid Muallim B.M. toplantısında çok önemli açıklamalar yaptı.
Muallim’in açıklamalarından satır başları şöyle;
‘Muallim Suriye’de bir iç savaşın olmadığını aksine terörizme karşı bir savaş güdüldüğünü belirtti.
Savaştıkları insanların kalbini yiyen, vücutlarını parçalara ayıran kişilerle karşı karşıyayız.Çocukları öldürüp vücutlarını başka ülkelere satan insanlara nasıl destek verirsiniz?
Ilımlı veya radikal militanlar arasında bir fark bulunmuyor. Dünya ülkeleri terörizmle mücadele etmek için söz verirken benim ülkemdeki terörizmi nasıl korurlar?
Bu teröristlere kimyasal silah yardımı yapılıyor. Biz her zaman politik çözümden yana olduk ve diğer ülkelerin bizim içişlerimize karışıyor olmasını kabul etmiyoruz.
Suriye’nin tek çözüm yolu adil bir seçimdir.
Politik çözüm istiyor olmamız teröristlerin ülkemize saldırmasına göz yummamız anlamına gelmiyor.
83 ülkeden gelen teröristler Suriye’de insanlarımızı öldürüp cihad ilan ediyorlar. Bu ülkeler bir gün bu teröristler geri döndüklerinde kendileri de bizim çektiklerimizi yaşayacaklar.
Golan’ı da unutmamamız lazım. Sınırlarımızı 1967′de olduğu yere çekme hakkımızı saklı tutuyoruz. Ayrıca Filistin’in Kudüs’ün başkent olduğu bağımsız bir ülke olma hakkını da göz ardı edemeyiz.
İsrail’in katkısı olmadan Ortadoğu’nun nükleer silahlardan arınması imkansızdır.
ABD’nin Küba, İran, Kuzey Kore ve Venezuela’ya uyguladığı yaptırımlardan vazgeçmesi çağrısı yapıyoruz


sozcu.com.tr

Dış basın ‘paketi’ böyle gördü

Demokratikleşme Paketi dış basında büyük yankı buldu


Türkiye’de merakla beklenen ‘demokratikleşme paketi’ne yabancı basının da ilgisi büyük oldu. Dünya basını paket haberini işte böyle verdi
AFP: Başbakan Erdoğan, Türkiye’deki Kürt toplumunun haklarını zenginleştirecek reformlar açıkladı. Bu, barış süreci açısından kilit öneme sahip bir adım. “Bu tarihi bir an, önemli bir aşama” diyen Erdoğan, özel okullarda Kürtçe eğitim verileceğini söyledi. Erdoğan, kasabalara Kürtçe isim verilebileceğini ve Kürtçe harflerle ilgili yasağın da kalkacağını belirtti.
Reuters: Erdoğan, seçim barajının indirileceği müjdesini verdi, Türkçe dışındaki dillere eğitim yolu açıldı.
AP: Başbakan Erdoğan, Kürtçe’yle ilgili bazı kısıtlamaların ve İslami başörtü konusundaki yasağın kaldırılmasını içeren bir kanun teklifi paketi açıkladı.
Paketi internet sitesinin dünya sayfasında büyük puntolarla gören Liberation gazetesi, haberi “Kadın memurlara türban özgürlüğü” başlığı ile verdi : “Muhafazakar Müslüman Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İslami başörtünün kamusal alanda yasaklanmasına ilişkin düzenlemeleri kaldıracağını açıkladı” dedi.
Le Figaro ise haberi “Kamusal özgürlük reformu” başlığıyla vererek, Kürtçe eğitimle ilgili reformu ön plana çıkardı. Haberde, “Başbakan Erdoğan, özellikle PKK ile barış sürecinde, Kürt azınlık hakları açısından uzun süredir beklenen reformlar serisini açıkladı. Bugüne kadar yasak olan özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim yapılmasının yolu açılıyor” ifadesine yer verildi.
Le Monde gazetesi, “Erdoğan Kürtlere doğru adım attı” başlıklı haberinde, “Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, özellikle tıkanan barış sürecinde ilerleme sağlamak için hazırlanan geniş reform paketini açıkladı. Pakette, bugüne kadar yasak olan ve Türkçe dışındaki dil ve lehçelerde eğitim yapılabilmesinin yolu açılıyor. Eylül ayının ortasında PKK geri çekilme sürecini reformların eksikliği nedeniyle durdurmuştu. Erdoğan ise PKK’yı taahhütlerini yerine getirmemekle eleştirmişti” ifadesini kullandı.
DER SPIEGEL: ERDOĞAN BAŞÖRTÜSÜ YASAĞINI KALDIRDI
Almanya’nın önemli siyasi dergilerinden Der Spiegel de internet sayfasında, demokratikleşme paketiyle ilgili haberini “Erdoğan kamu kurumlarında başörtüsü yasağını kaldırdı” başlığıyla verdi. Hakim, savcı ve askeri personelin başörtüsü takmasının ise, yasak olmaya devam edeceği belirtildi.
DIE WELT: TÜRKİYE KAMU KURUMLARINDA BAŞÖRTÜ YASAĞINI KALDIRDI
Almanya’da liberal eğilimli Die Welt gazetesi, Başbakan Recep Erdoğan’ın açıkladığı demokratikleşme paketine internet sayfasında geniş yer verdi. Erdoğan’ın demokratikleşme paketini Ankara’da açıkladığını belirten gazete, Türkiye’de kamu kurumlarında kadınların başörtüsü takmaları önündeki yasağın kaldırıldığını vurguladı.
DAILY STAR: ÖZEL OKULLARDA KÜRTÇE EĞİTİM
Lübnan gazetesi Daily Star da internet sayfasında Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı demokratikleşme paketine geniş yer verdi. Haberde, Türkiye’de Kürtlerle yürütülen barış görüşmelerinin kilit adımlarından biri olan demokratikleşme paketinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandığı belirtildi. Daily Star reform paketinin, özel okullarda Kürtçe eğitim verilmesine imkan sağladığını belirtti. Demokratikleşme paketiyle, kamu kurumlarında başörtüsü yasağının da kaldırıldığı ifade edildi.
BBC: ERDOĞAN KÜRT PAKETİNİ AÇIKLADI
İngiliz yayın kuruluş BBC, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Kürt ve diğer azınlıkları ilgilendiren siyasi reformları açıkladığını “acil” koduyla izleyicilerine duyurdu. BBC, Erdoğan’ın, Kürt ve diğer küçük partilerin meclise girmesini engelleyen yüzde 10′luk seçim barajını düşürebileceklerini açıkladığını belirtti. Başbakan Erdoğan’ın, “Bu tarihi bir an, çok önemli bir adım” sözlerine yer veren İngiliz yayın kuruluşu BBC, il ve ilçelerin isimlerinin değiştirilmesi önündeki engellerin kaldırıldığını vurguladı. BBC, Erdoğan’ın AK Partisi için önemli bir hedef olan, kamu kurumlarında kadınların başörtüsü yasağının da demokratikleşme paketiyle ortadan kaldırılacağını belirtti.


sozcu.com.tr

29 Eylül 2013 Pazar

Müslüman Kardeşler'den istifa kararı

Tunus'ta Müslüman Kardeşler bağlantılı Ennahda hükümeti, önümüzeki hafta muhalefetle başlayacak müzakereler sonrasında istifa etmeyi, bir geçici hükümet oluşturumasını ve seçime gitmeyi kabul ettiğini duyurdu.


Tunus'taki önde gelen işçi sendikalarından UGTT sözcüsü Buali Mbarki, İslamcı hükümetin aylar süren görüşmelerin ardından istifayı kabul ettiğini duyurdu. Mbarki, tarafsız ve geçici bir hükümet oluşturulması için önümüzdeki üç hafta boyunca müzakereler yapılacağını söyledi.
Ennahda ile muhalefet arasında arabuluculuk yapan UGTT sendikası tarafından yapılan açıklamada seçimler yapılana kadar bağımsız bir geçiş hükümeti kurulacağı bildirildi.




Odatv.com

Polisi alarma geçiren Suudi


Türkiye'ye şehit olmaya gidiyorum' yazdı polis alarma geçti


Habertürk’ün haberine göre, ülkesinden çıkmadan önce yakınlarına “Türkiye’de şehit olmaya gidiyorum” dediği belirtilen Suudi Arabistanlı Sıhhıhata Yusuf, polisi alarma geçirdi.
Emniyet müdürlüklerine gönderilen yazıda Arabistan’dan Türkiye’ye giriş yapan Sıhhıhata Yusuf adlı kişi hakkında teyakkuzda bulunulması gerektiği bildirildi. Akli dengesinin yerinde olmadığına dair raporu bulunduğu belirtilen Yusuf için önceki gece Manisa Emniyeti’nde görevli polislere de “Bu kişi hakkında teyakkuz halinde olunması, nokta yerlerde nöbet tutan polislerin çelik yeleklerini giymeleri ve kendi can güvenliklerini öncelikli kılmaları” yönünde telsiz anonsu yapıldı.


sozcu.com.tr

Independent: Erdoğan yanlış hesap yapmada USTA oldu

Independent gazetesinin köşe yazarlarından Patrick Cockburn, Türkiye’nin “çalkantılı bölgeye liderlik yapma şansını kaçırdığını" belirtirken “Türkiye, nüfuzunu önemli ölçüde artırıp birçok kişinin canını kurtarabilirdi. Ama tam tersini yaptı” dedi.


İngiliz Independent gazetesinin köşe yazarlarından Patrick Cockburn, AKP hükümetinin bölge politikasına ağır eleştiriler yöneltti.

Cockburn, 2011 yılında Türkiye’nin Arap devletlerine model olması fikri varken iki yıl sonra Ortadoğu'da çok az dostu kaldığını belirterek Türkiye’nin eş zamanlı olarak bölgesindeki dört Şii gücü İran, Irak, Suriye ve Lübnan’daki Hizbullah’ı “düşman”a dönüştürdüğünü, Mısır’ın yeni rejimini öfkelendirdiğini söyledi.

"SURİYE’DE ILIMLAŞTIRICI ROLÜ OYNAMAK İÇİN İYİ BİR KONUMDA İDİ”
“Daha ciddi olanı ise, Türkiye'nin Suriye'deki iç savaşta kaybedebilecek tarafı destekleyenler arasında yer almasının, felaketten başka bir şey getirmemesidir” gibi ağır bir eleştiride de bulunan Cockburn, şöyle devam etti:

“Böyle olmayabilirdi. Başlangıçta Ankara, Suriye isyanının başlanğıcında ılımlaştırıcı bir rol oynamak için iyi bir konumda idi çünkü Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile iyi ilişkileri vardı ancak aynı zamanda Türk-Suriye sınırın açık tutulmasının kendileri için hayati önemi taşıyan isyancılar üzerinde baskı yapabilecek durumda idi.”

“ERDOĞAN YANLIŞ HESAP YAPTI"

Cockburn, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve partisinin Türkiye içerisinde gösterdikleri “kabiliyet ve sabrın” Suriye ve Irak politikalarının hamlığına “tezat” oluşturduğunu savunduğu makalesinde Türkiye sınırlarının ötesinde Erdoğan’ın “sağlam siyasi dürtülerinin” yok olduğunu, “yanlış hesap yapmada usta” haline geldiğini iddia ettikten sonra şu değerlendirmeyi de yaptı:

“Türkiye, kendisine farklı taraflar arasında arabuluculuk yapmaya imkan veren daha nötr bir tutum alsa nüfuzunu büyük ölçüde artırıp birçok insanın hayatını kurtarabilirdi. Ama bunun yerine, tam tersini yaptı.”

İndependent yazarı “Türkiye, Mısır’daki Müslüman Kardeşlere verdiği destek nedeniyle kendi Sünni koalisyonu içerisinde yalnız ve büyük bir ekonomik bedeli ödüyor” deyip işlerin daha kötüye de gidebileceğini yazdığı yorumunda Erdoğan’ın “hatalarının”, İngiltere’nin eski Başbakanı Tony Blair’in Ortadoğu’daki başarısızlıklarını anımsattığını belirtti. 

Cockburn, Blair için şöyle dedi: “Türk Başbakanı gibi üç seçim ardarda kazandı. ABD ve AB liderleri ile uğraşmaya alışıktı. Ancak Irak ve Lübnan’a gelince sağduyusu yok oldu ve kibri kendisini yanlış yola soktu” iddiasında da bulundu. (Anka)


Türk polisi, artık Avrupa'nın yakın takibinde

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, barışçıl toplu gösterilere müdahale konusundaki yasal mevzuatın gözden geçirilmesini talep etti. Komite, Türk polisinin aşırı şiddete başvurduğuna ilişkin olayları normal izleme sürecinden çıkarıp yakın takibe almayı kararlaştırdı.


Türk polisinin gösterilere müdahalede aşırı ve orantısız güç kullanması Avrupa tarafından "sistemik sorun" olarak değerlendiriliyor.

Türk polisinin barışçıl gösterilere yönelik müdahalesi çoğu zaman uluslararası alanda Türkiye’nin başını ağrıtan sonuçlar doğuruyor. Aşırı güç kullanımı Avrupa Birliği’nin her yıl yayımladığı İlerleme Raporu’nda altı çizilen unsurlar arasında yer alırken Avrupa Konseyi’nin ilgili birimleri tarafından hazırlanan belgelerde de sıkça dikkat çekilen bir olumsuzluk olarak öne çıkıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de bu konuda Türkiye aleyhine sonuçlandırdığı çok sayıda karar var.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından alınan kararların uygulanıp uygulanmadığını denetleyen kurum olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, hafta içinde yaptığı değerlendirme sonrasında Türkiye’de polisin toplu gösterilerde aşırı şiddete başvurmasını yakın takibe aldı.

“Yasadışı ama barışçıl” gösterileri dağıtırken polisin aşırı güce başvurması nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gündemine taşınıp karara bağlanan 37 davanın uygulama sürecini masaya yatıran Komite, 2006’da bu konuda alınan ilk karara rağmen benzer nitelikli şikayetlerin Strasbourg’a ulaşmaya devam ettiğinin altını çizdi.
 
Türkiye’de güvenlik güçlerinin toplu gösterilerde aşırı güç kullanmasının sistemik bir sorun haline geldiğini vurgulayan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, bu konudaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını normal izleme sürecinden çıkarıp yakın takibe almayı kararlaştırdı.
 
Bu karar doğrultusunda polisin aşırı güç kullanımıyla ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gündemine taşınmış ve karara bağlanmış davalar bundan böyle Komite’nin üç ayda bir yaptığı değerlendirme toplantılarının gündeminde sürekli şekilde yer alacak.
 
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türk hükümetinden barışçıl toplu gösterilere müdahale konusundaki yasal mevzuatı gözden geçirmesini de talep etti. Toplanma özgürlüğüne müdahalenin gerekliliğini değerlendirme zorunluluğu getirecek yeni bir yasal düzenleme de Komite’nin istekleri arasında yer aldı.
 
BİBER GAZI KULLANIMI GÖZDEN GEÇİRİLSİN
Polisin biber gazı kullanımını düzenleyen kuralların da gözden geçirilmesini isteyen Avrupa Konseyi, Ankara’dan bazı konularda bilgi talep etti. Bunlar arasında aşırı güce başvuran polislerle ilgili yasal işlemler ile polisin güç kullanmasının makul, gerekli ve orantılı olup olmadığının kontrolüne yönelik süreci saymak mümkün.

MÜZAKERE BAŞLIKLARINDA DA SIKINTI
AB üyesi bazı ülkelerin Gezi protestocularına yönelik güvenlik güçlerinin müdahalesi ile ilgili "kapsamlı ve tarafsız" bir inceleme yapılmadan yeni bir başlık açılmasına karşı çıktığı belirtilirken bu ülkelerin başını ise Hollanda’nın çektiği de ifade ediliyor.


yurtgazetesi.com.tr

İsrail’den ortalığı karıştıracak açıklama!

İran'ın yeni cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin BM toplantısında ABD Başkanı Obama ile iki ülkenin arasının düzelmesi adına yaptığı görüşmelerin hemen arkasından İsrail'den ilginç bir açıklama geldi.


İsrail’den yapılan açıklamada Belçika vatandaşı olduğu belirtilen Alex Mans’ın 11 Eylül tarihinde yakalandığının altı çizildi. İsrail gizli polisi tarafından tutuklandığı belirtilen Mans’ın asıl adının Ali Mansuri olduğu ve 1980-1997 yılları arasında Türkiye’de yaşadığı kaydedildi. Türkiye’de yaşarken casus faaliyetlerde bulunup bulunmadığı belli olmayan Mansuri’nin İranlı bir de eşi bulunuyor. Mansuri ile yıllar öncesinden İran istihbaratı tarafından iletişime geçildiği fakat ilk casusluk görevinin 2012 yılının başlarında verildiği de ilk açıklanan bilgiler arasında.
İsrail’in açıklamasının tarihi ise oldukça dikkat çekici… Öyle ki İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu bugün Barack Obama ile ana konusu İran olan bir görüşme gerçekleştirecek. İsrail heyeti BM toplantısında İran’ın söz sırası geldiğinde protesto eyleminde bulunarak salonu terk etmişti. Netanyahu ise Ruhani’nin nükleer enerji ile ilgili açıklamalarını yalan ve çarpıtma olarak nitelendirmişti.


sozcu.com.tr

‘Babalar çocuklarıyla evlenebilir’

İran'da çıkan yasaya göre yargıç uygun görürse 'çocuk haklarını korumak için' babalar üvey kızlarıyla evlenebilecek


İran Meclisi’nde kabul edilen yasa tasarısı ile artık erkekler, evlat edindikleri kız çocuklarıyla 13 yaşında bile evlenebilecekler.
‘ÇOCUK HAKLARINI KORUMAK İÇİN’
‘Çocuk haklarını korumak’ için hazırlanan yasada, erkeğin, evlat edindiği kız çocuğuyla evlenmesinin önü açılıyor. Pazar günü oylanan tasarı, yargıcın, çocuğun yararına olacağını kabul etmesi durumunda erkeğin, evlat edindiği kız çocuğuyla evlenmesinin önünü açıyor.
Tasarının yasalaşması için Muhafızlar Konseyi’nin onayından geçmesi gerekiyor. İran’da kız çocukları 13 yaşında evlendirilebiliyor. Cumhuriyet’te yer alan habere göre, erkek çocuklar için evlilik yaşı 15. 2010’da yaşları 10-14 arasında değişen 42 bin çocuk evlendirildi. Tahran’da 10 yaşın altında evlendirilen çocuk sayısı en az 75. İran İçin Adalet grubundan insan hakları avukatı Şadi Sadr, Guardian ’a yaptığı açıklamada, ılımlı Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani New York ’ta basını etkilerken Muhafızlar Konseyi’nin tasarıyı kabul etmesinden endişe duyduğunu söyledi. Sadr, “Tasarının pedofiliyi meşrulaştırdığını” vurguladı.


sozcu.com.tr

28 Eylül 2013 Cumartesi

Obama’dan sürpriz telefon görüşmesi

ABD Başkanı Barack Obama, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile telefonda görüştüğünü açıkladı.


Obama, Beyaz Saray’da bütçe konusundaki açıklamasının başında sürpriz şekilde, “İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile biraz önce telefonda konuştum” dedi.
Görüşmede, İran’ın nükleer programı konusunda bir anlaşmaya varılmasına yönelik devam ettirdikleri çabaları ele aldıklarını kaydeden Obama, “New York’ta söylediklerimi Cumhurbaşkanı Ruhani’ye de tekrarladım. İleriye doğru yol almada önemli engeller elbette çıkacak olmasına ve başarının hiçbir şekilde garantisi olmamasına rağmen, kapsamlı bir çözüme ulaşabileceğimize inanıyorum dedim” ifadesini kullandı.
Obama ile Ruhani’nin bu telefon görüşmesi, ABD ile İran liderleri arasında 1979 yılından bu yana ilk doğrudan temas niteliği taşıyor.


sozcu.com.tr

27 Eylül 2013 Cuma

Faturayı geciktiren yandı

Dağıtım şirketleri, son ödeme tarihini izleyen 5 iş günü içinde faturasını ödemeyen abonelerin elektriklerini kesmeye başladı.


Devlet şirketi TEDAŞ döneminde aylarca işlem yapılmayan ödenmeyen elektrik faturaları, özelleştirme sonrasında dağıtım şirketleri ile aboneleri karşı karşıya getirdi. Dağıtım şirketleri, son ödeme tarihini izleyen 5 iş günü içinde faturasını ödemeyen abonelerin elektriklerini kesmeye başladı. Elektriksiz kalan abonelerin isyanı mevzuatın da yeniden ele alınmasını gündeme getirdi.
Elektrik dağıtım tesislerinin özelleştirmelerinin tamamlanmasıyla devlet bu alandan çekildi. Tesisler, özel sektöre devredildi. Özel sektör, devletin işletmecilikte daha ‘esnek’ olduğu bazı konularda kuralları harfiyen uygulamaya başladı. Özel sektörün kuralları katı biçimde uygulaması bazı abonelerin ‘canının yanması’na yol açtı. Abone ile dağıtım şirketlerini karşı karşıya getiren en kritik konuların başında ödenmeyen faturalar nedeniyle gündeme gelen elektrik kesme işlemi geliyor.
ANINDA ŞALTER İNİYOR
Özel sektör tarafından işletilen elektrik dağıtım bölgelerinde, abonenin faturasını öngörülen sürede ödememesi halinde anında elektriği kesiliyor. Elektrik dağıtım şirketleri temsilcileri, bu konudaki şikayetler üzerine Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun ‘Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’ne işaret ederek, dağıtım şirketlerinin bu mevzuatı uyguladığını söyledi. Dağıtım şirketleri, söz konusu yönetmelik gereğince dağıtım şirketlerinin son ödeme tarihini izleyen 5 iş günü içinde faturasını ödemeyen abonelerin elektriklerini kesme hakkına sahip olduğunu vurguladı.
HEM FAİZ HEM KESME BAĞLAMA YÜKÜ
Elektriği kesilen abone hem yüklü bir faizle karşı karşıya kalıyor, hem kesme-bağlama faturası ödemek zorunda kalıyor.
EPDK kaynaklarından alınan bilgiye göre abonelerden 6183 sayılı amme (kamu) alacaklarının tahsilini öngören yasa kapsamında işlem yapıldığını söyledi.
Halen, bu yasa gereğince faturasını zamanında ödemeyen aboneden aylık bazda yüzde 1.4 oranında faiz tahsil ediliyor.
Abone, elektrik kesme ve bağlantı için de ödeme yapmak zorunda kalıyor. EPDK’nın 1 Ocak 2013′ten geçerli tarifesine göre konutlarda kesme bağlantı bedeli 17.7 TL, sanayide 89.9 TL düzeyinde bulunuyor.
BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ GELİYOR
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), hazırlıkları devam eden Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nde dağıtım şirketleri ile aboneleri karşı karşıya getiren bu konuyla ilgili bir madde ekledi. Buna göre dağıtım şirketi, son ödeme tarihinden hemen sonra aboneye bildirimde bulunacak. Aboneye 5 iş günü süre tanınacak. 5 iş günü içinde ödeme yapılmazsa şalter inecek.
İŞTE O MADDE
Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nde yer alan hüküm şöyle:
“Müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması halinde, nihai tüketicilere enerji tedarik eden lisans sahibi şirketlerin bildirimi üzerine, en geç 5 iş günü içerisinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilir. Söz konusu durum iki gün içerisinde dağıtım şirketi tarafından ilgili tedarikçiye bildirilir.” (haberturk)


Bu zirve 2016′da Türkiye’de

1. Dünya İnsani Yardım Zirvesi Türkiye'de yapılacak


BM Genel Sekreteri Ban: “Ciddi bir değerlendirme sürecinin ardından Türk Hükümeti’nin talebini kabul ederek Zirve’nin İstanbul’da düzenlenmesine karar verdim”
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, ilk defa düzenlenecek Dünya İnsani Yardım Zirvesi’nin 2016 yılında İstanbul’da yapılacağını söyledi.
BM Genel Kurul toplantılarına paralel düzenlenen insani yardım konulu üst düzey toplantıda konuşan Ban, çok sayıda ülkenin bu zirveyi düzenlemek istediğini, özellikle İsviçre’nin bu konuda çok istekli davrandığını belirterek, “Ciddi bir değerlendirme sürecinin ardından Türk Hükümeti’nin talebini kabul ederek zirvenin İstanbul’da düzenlenmesine karar verdim. Kendilerini tebrik ediyorum” dedi.
Türkiye’de 450 binden fazla Suriyelinin barındığını kaydeden Ban, Türkiye’nin 2011 yılında deprem yaşadığını ve Van’da önemli kayıplar olduğunu belirterek, “Bugün hepinizi bu cömert teklifi ve ilk Dünya İnsani Yardım Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak olması dolayısyla Türkiye’ye teşekkür etmeye çağırıyorum” diye konuştu.
Zirve’nin 2016 yılının başlarında gerçekleşeceğini anlatan Ban, zirvenin “bir etkinlikten daha fazla bir şey” olduğunu, burada insani yardımların ve acil müdahalenin nasıl gerçekleştirileceğinin ve muhtaçlara ulaşılması için yapılacak çalışmaların değerlendirileceğini söyledi.
BM’nin insani yardım kuruluşlarının koordinesinde bölgesel toplantılar yapılarak zirveye hazırlanılacağını ifade eden Ban, bütün ülkelerden zirveye geniş katılım sağlamalarını istedi.
Ban ayrıca, gelecek yıl ocak ayında Suriye’ye yardım için konferans düzenleyeceğini dile getirdi.

AA

Mültecilere 2 milyar dolar

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriyeli mültecilere bugüne kadar 2 milyar dolar harcandığını söyledi.


BM Genel Kurul çalışmaları için New York’ta bulunan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Türkiye son iki yılda Suriyeli mülteciler için 2 milyar dolar harcadı. Çünkü biz onları istatistik olarak görmüyoruz. Biz, onları mülteci olarak değil misafirlerimiz olarak görüyoruz” diye konuştu. BM’de insani yardım konulu üst düzey toplantısına katılan Davutoğlu, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’un “Dünya İnsani Yardım Zirvesi”nin ilkinin Türkiye’de yapılacağı açıklamasını da değerlendirdi. Davutoğlu, zirveyi “Türkiye’de düzenlenen uluslararası zirveler içinde en anlamlısı” olarak niteledi. Davutoğlu, Türkiye’de her yıl büyükelçiler konferansı düzenlediklerini ve son konferansın başlığının “insani diplomasi” olduğunu anımsatarak, Türk diplomasisinin hedefinin bu amaç için çalışmak olduğunu söyledi. Türk insanının ve devletinin kültür ve bilincinde uluslararası ilişkilerin insani boyutunun baskın olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, Genel Sekreter Ban’a, Türkiye’nin insani yardım çabalarının süreceği ve Zirve için başarılı ev sahipliği yapacağının güvencesini verdi. Davutoğlu, zirvenin ev sahibi olarak ürkiye’yi seçmesi nedeniyle Ban’a ve destekleri için BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Durumlar Koordinatörü Valerie Amos’a teşekkür etti.


sozcu.com.tr

Erdoğan bu yoruma çok kızacak!

New York Times yazarlarından Roger Cohen çarpıcı bir Ortadoğu analizi yazdı


İran ile yapılması beklenen nükleer görüşmelere ilişkin spekülasyonlar sürerken New York Times gazetesinin tanınmış köşe yazarlarından Roger Cohen, Türkiye’nin “sıfır sorun politikasının gösterdiği gibi iyi niyet yetmediği” uyarısını yaparken görüşmelerin“son şans” olabileceğini belirterek fırsatın kaçırılmamasını istedi.
Roger Cohen, “Ortadoğu, bu günlerde kader hızlı biçimde değiştiği bir yerdir. Bunu Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a sorun” sözleriyle girdiği yorumda bir süre öncesine kadar Türkiye’nin, “ilgi çeken‘komşularla sıfır sorunu’ doktrininin kapsamında hedeflenen, büyüyen bölgesel etkinliği tarif etmek için neo Osmancılık ifadesinin kullanıldığını” kaydederek “Şimdi ise, sıfır sorunsuz komşular var” sözlerini kullandı.
ERDOĞAN’IN “ÖFKESİ ILIMLI DEĞİL AMA İNFİALİ TEMELSİZ DE DEĞİL”
Başbakan Erdoğan’ın Mısır’daki Müslüman Kardeşlerin bastırılması ve Suriye’deki Sünni muhalefetine yönelik hareketlere ilişkin sert eleştirilerine dikkat çekildiği yazıda Erdoğan’ın “Ilımlı İslamizmin ılımlı olmayan bir öfkeye dönüştüğü” savı öne sürüldü.
Buna karşın Erdoğan’ı “İnfiali temelsiz değil” şeklinde değerlendiren Cohen, Erdoğan için de “Belki komşulardan İran’ın tavsiyelerinden yararlanabilir” dedikten sonra İran’ın “hızlı bir değişim ile birdenbire“kahramanca esnekliği” kucakladığını kaydetti.
İran lideri Ali Hamenei tarafından bir süre önce dile getirilen “kahramanca esneklik” kavramının, Birleşmiş Milletler’de Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani tarafından “ihtiyatlı ılımlılık” sözleri ile desteklendiğini kaydeden Cohen, Hameini’nin ifadelerinden bir B planı olduğu sürece Ruhani’nin uzlaşma arayışına şans tanıyacağını çıkarttı.
Cohen, Obama ve Ruhani’nin bu dünyanın artık bir tarafın kazancının diğer tarafın kaybı olduğu bir yer olmadığı konusunda hem fikir olduklarını belirtikten sonra “Ancak, Erdoğan’ın ‘sıfır sorun’ politikasının kaderinin gösterdiği gibi, iyi niyet yetmiyor” dedikten sonra “Ancak bu, oyunu değiştirecek bir anlaşma için son şansı, ABD ve İran, bu şansı yakalamalı” ifadelerini kullandı.

sozcu.com.tr

Suriyelilere vatandaşlık!

Doğum yeri Halep, ikameti Kilis... Nüfus cüzdanının verildiği yer İstanbul Güngören.


Suriye’deki savaştan kaçarak Türkiye’ye gelen sığınmacıların Türk vatandaşlığına geçip geçmeyeceği tartışılırken, bunların bir bölümüne nüfus cüzdanı verildiği belgesiyle ortaya çıktı.
Türk hükümetinin geçici kimlik belgesi verdiği Suriyeli sığınmacılara artık nüfus cüzdanı da veriliyor. Türkiye cumhuriyeti vatandaşı kimliğini taşıyan Suriyeli’lerin sayısı henüz belli değil. Nüfus cüzdanları ikamet ettikleri illerden değil farklı illerden
çıkartılıyor. Veriliş sebebi ise “kayıp” olarak gösteriliyor.

CHP Hatay milletvekili Mehmet Ali Edipoğlu, nüfus cüzdanı verildiği iddialarını belgesiyle destekledi. Edipoğlu’nun Sözcü’ye verdiği Suriye vatandaşı olan Ayşe Eşki’nin cüzdan bilgileri şöyle:
Adı :Ayşe
Soyadı : Eşki
Doğum yeri : Halep/ Suriye
Medeni Hali : Bekar
Nüfus cüzdanının verildiği yer : Güngören/ İstanbul
Veriliş Nedeni : Kayıp
CHP’li Mehmet Ali Edipoğlu konu ile ilgili Sözcü’ye konuştu.
Edipoğlu konu ile ilgili olarak şunları söyledi :
Suriye’den gelenlerin sorunlarını çözmeleri için geçici ikamet adı altında kimlik numaraları verildiğini biliyordum. Ancak Hatay’da yaşayan Suriyelilere başka şehirlerden kimlikler verildiği duyumunu aldık. Mersin, Adana, İstanbul, Bursa gibi illerden bildiğiniz nüfuz cüzdanları aldığını tespit ettik.” dedi.
Nüfus cüzdanlarının verilişini İçişleri bakanına sorduklarını ancak yanıt alamadıklarını ifade eden Edipoğlu, ” Bunları seçmen yapıp oylarını kazanmak gibi basit düşünceler içinde olduklarını düşünüyorum” diye konuştu.
Edipoğlu, gelen Suriyelilerin de bölgede huzursuzluk çıkartıklarını ve bunun da hükümetin görmezlikten gelindiğini sözlerine ekledi.




Cengiz ALDEMİR/SÖZCÜ

Yeni bir ittifak doğuyor!

Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu beş ülkenin kendi işbirliği örgütü MİKTA’yı kuracağı belirtilirken “Yeni bir ittifak doğuyor” yorumları yapılıyor.


Rus medyası, “Meksika, Endonezya, Güney Kore, Türkiye ve Avustralya kendi işbirliği örgütü MIKTA’yı kuracak. Ülkeler, bu amaçla ortak istişareler konusunda anlaştılar” dedi.
Güney Kore Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün ekonomik gelişim ve dünyadaki politik etki açısından benzer konumda bulunan beş devlet arasında işbirliğinin kurulması için düzenli toplantıların yapılacağını açıkladığına dikkat çekilirken MIKTA ülkelerinin ilk toplantısı gelecek sene Meksika’da yapılacağı, toplantıda ortak deklarasyonun kabul edilmesinin beklendiği de kaydedildi.
Bu arada, Güney Kore Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün, daha güçlü ülkelerin egemenliği koşullarında orta gelişmiş devletlerin çıkarlarını dünya toplumuna iletebilmesi fırsatına sahip olması gerektiğini, yeni işbirliği örgütünün tam da bu amaçla kurulacağını söylediğihe de dikkat çekiliyor.


ANKA

MARŞLAR YAZIYORSA İŞÇİ…

Meydanlarda, barikatlarda destanlar yazıldı özelleştirmeye karşı mücadelelerde. Sadece işçisi değil, kadını erkeği, esnafı öğrencisi ile topyekun bir kent direnişiydi kimileri. SEKA barikatlarında SEKA marşı, TEKEL direnişlerinde TEKEL marşı, Seydişehir destanında SEYDİŞEHİR marşı yazıldı. Kendi marşını da yaratıyorsa bir mücadele, “kararlılık” dildeki bir sözcükten ibaret değildir artık. Beyinlerle, yüreklerle mücadeledir artık. Destanlar yazılacaktır. Türk-İş’in, DİSK’in, bağlı sendikacıların, işçi önderlerinin haberi olsun ki, Yatağan işçisi de marşlar yazmaya başlamıştır. Yatağan, artık sadece işçi mücadelesi değil, on binlerin yüzbinlerin vatan için mücadelesidir Bir ellerinde bayrak, diğerinde ekmek ile Sodra dağına çıkacakları gün yazıyorum Yatağan’dan. Çok yakında eylemi Türkiye’ye taşıyacaklar. On binlerin uğurlamasıyla Ankara yürüyüşü başlatacaklar. İşte o işçinin marşlarından ikisi.
Ey Yatağan, ey Yatağan Sensin işçilerin şahı Ne kutsaldır ekmek davan Ey Yatağan, ey Yatağan
Ölmek var dönmek yok Bu davadan vazgeçmek yok Yatağan’ı satanlara Seçimlerde oy vermek yok
Direniş var sattırmak yok Bu davadan vazgeçmek yok Bu yolun sonunda Bedel varsa kaçmak yok
Yatağan işçisi Diren görsün herkes seni Kahret satan düşmanları Zafer senin, şeref senin *** Gündoğdu hep uyandık Meydanlarda toplandık Özelleştirmenin uğrunda Barikatlara dayandık
İşçiyiz, Yatağan işçisi Aşık eder herkesi Üstümüzden eksilmesin Halkımızın desteği
Sandılar yatağan uyudu Bakan satışı duyurdu Yatağan işçi olduğunu Dünyalara duyurdu
Derdimiz ekmek derdi Gelin gardaşlar gelin Yurdumuza sermaye dolmuş Vurun gardaşlar vurun
İşçi köylü hep hazırız Bozuk düzene karşı Genel grev vereceğiz Özelleştirmeye karşı
Aydınlık Gazetesi / 26 Eylül 2013

25 Eylül 2013 Çarşamba

PKK’nın katliamcıları kaçtı BDP dalga geçti!

Tünel kazıp kaçan PKK'lıların kimlikleri netleşiyor... İşte kaçan teröristler ve BDP'lilerin sevinci.


Bingöl M Tipi Cezaevi’nden yaklaşık 50 santimetre çapında 80 metrelik tünel kazarak firar eden 18 PKK’lıdan bazılarının güvenlik görevlilerinin şehit edilmesi, Diyarbakır’da 6′sı öğrenci 7 kişinin öldüğü bombalı saldırıya gerçekleştiren ve güvenlik güçleriyle girdiği çatışmalarda yaralı ele geçenlerin de bulunduğu ortaya çıktı.
Firarilerden bazılarının yaptıkları eylemler şöyle:
* Diren Yaşa: Bingöl’ün Ilıcalar Bölgesi’nde geçen yıl Aralık ayında güvenlik güçleriyle çatışmaya giren 9 PKK’lı öldürüldü. Operasyonda Diren Yaşa, yaralı ele geçirildi. Yaşa, Diyarbakır 8′inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘Devlet birliği ve ülke bütünlüğünü bozmak’ suçlamasıyla ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılanıyor.
* Ramazan Benice: Diyarbakır’da 2008 yılında Ali Gaffar Okkan Polis Meslek Yüksekokulu’na ait servis otobüsüne yapılan ve 4 polis memuru ile bir teknisyen yardımcısının şehit edildiği, 25 kişinin yaralandığı saldırıyla ilgli yargılandığı davada ‘Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma’, 5 kamu görevlisini ‘kasten öldürme’ ve 25 kamu görevlisini de ‘kasten öldürmeye teşebbüs etme’ suçlarından 31′er kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılanıyor.


PKK’NIN BOMBACISI
* Hüseyin Barsak: PKK’nın bombacısı olarak bilinen ‘Doktor Orhan’ kod adlı Hüseyin Barsak, PKK’nın Kuzey Irak’taki kamplarında 6 yıl boyunca bomba, sabotaj ve suikast eğitimi aldı. Diyarbakır’a 2010 yılında bombalı eylemler yapmak üzere gönderilen Hüseyin Barsak, Ergani İlçesi’nde içinde 90 kilo kilogram ağırlığında LPG tüpü içerisine hazırlanmış el yapımı ve plastik patlayıcı, araç içerisine gizlenmiş patlamaya hazır uzaktan kumandalı elektronik bomba düzeneği, bombayı patlatmaya hazır ayrı bir basma butonlu bomba düzeneği, örgüt mensubunun üzerinde araç içerisindeki bomba düzeneğini harekete geçirmede kullanacağı uzaktan kumanda, 3 bin 125 lira ve çok miktarda dokümanla birlikte yakalanmıştı. Barsak’ın ayrıca Diyarbakır’ın Lice İlçesi ve Bingöl’de güvenlik güçlerine yönelik ve 2 askerin şehit edildiği, 5 askerin yaralanmasına neden olan bombalı ve silahlı eylemlere katıldığı belirtildi. Barsak’ın ayrıca 21 Haziran 2010 günü Diyarbakır’ın Silvan İlçesi’nde 1 askerin şehit olduğu, 4 asker ve 3 vatandaşın yaralandığı, saldırıya katılan 5 örgüt mensubunu ölü ele geçirildiği bombalı ve silahlı saldırı eyleminde de yer aldığını belirtildi.
* Ozan Alpkaya: Diyarbakır’da 3 Ocak 2008 günü askeri servis aracının geçişi sırasında dershane önüne bırakılan araçtaki bombanın uzaktan kumanda ile patlatılması sonucu 6′sı öğrenci 7 kişi hayatını kaybetmiş, 30′u asker 67 kişi yaralanmıştı. Saldırıyla ilgili yargılanan Alpkaya, ‘Terör örgütüne üye olmak, suçun işleniş biçimi, failin kastının ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saik göz önüne alınarak’ suçundan 15 yıl, ‘izinsiz olarak tehlikeli madde bulundurmak’ suçundan 8 yıl olmak üzere toplamda 23 yıl hapis cezasına çarptırdı.
* Cemil Doster: Diyarbakır’ın Lice İlçesi’nde Bahtiyar Aydın Kışlası’na roketli ve uzun namlulu silahlarla taciz ateşi açan PKK’lıları kendi aracıyla taşıyıp yardım ve yataklık ettiği gerekçesiyle yakalandı. Doster’in aracında 1 tabanca, 200 dolar, 3240 lira para, yüzde 33 azot içeren 50 kilo amonyum nitrat ve 13 çuval patates ele geçirildi. Doster, ‘Ülke birliği ve bütünlüğünü bozmak’ suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
* İbrahim Engin: Bingöl’ün Karlıova İlçesi Sudağı Köyü’nde 2011 yılında güvenlik güçleriyle çatışmaya giren vegrubun sorumlusu ‘Serbest’ kod adlı Faruk Kızılbaş’ın öldürüldüğü operasyonda, 5 PKK’lı arkadaşıyla birlikte teslim oldu. Engin, ağırlaştırımış öbürboyu hapis istemiyle yargılanıyor.
* Şeref Gülen: Diyarbakır’da korsan gösterilere katılıp, 2008 yılında 5 ayrı banka şubesine molotoflu saldırıda bulunduğu gerekçesiyle ‘terör örgütü üyesi olmak’, ‘patlayıcı madde bulundurmak ve taşımak’ ve ‘mala zarar vermek’ suçlarından toplam 28 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırıldı.
BAYDEMİR DALGA GEÇTİ
Bingöl M Tipi Kapalı İnfaz Kurumu’nda yaklaşık 80 metre tünel kazan 14’ü hükümlü 4’ü tutuklu 18 PKK’lı firar etti. Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir de konuyla ilgili Twitter’da ilginç bir mesaj yazdı. Baydemir şunları söyledi:
”Aşk olsun… 8km uzunluk 2mt çaplı yağmur direnaj tünelimizi kimse görmedi! 80 mt’lik tünele ilgiye ooooo !!!  Bir kez daha aşk olsun!!!”

DEMİRTAŞ BAKIN NE YAZDI
Bingöl M Tipi Cezaevi’ndeki firar için bakın ne yazdı!
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Bingöl’de M Tipi Cezaevi’nde 14′ü tutuklu , 4′ü hükümlü toplam 18 kişinin firar etmesi olayı ile ilgili Twitter hesabından açıklamada bulundu.

  

sozcu.com.tr

Esad'dan çok kritik açıklama

'Rusya ve Çin olmasaydı...'


Koltuktan ayrılma niyeti bulunmadığını bir kez daha ortaya koyan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Rusya ve Çin’in desteğine dikkat çekti.

Çin devlet televizyonu CCTV, geçen hafta sonu Şam’da Beşar Esad’la gerçekleştirdiği 30 dakikalık mülakatın tamamını bugün ekrana getirdi. Esad, yeni ortaya çıkan ifadelerinde Rusya ve Çin’e işaret ederken, ateşkes olasılığını dışladı ve muhaliflere dış yardımın kesilmesini istedi. Ateşkesin yalnızca çatışan iki ülke arasında gerçekleşebileceğini söyleyen Beşar Esad, teröristlerle savaşan bir ülkede bunun mümkün olmadığını ve bu yüzden ateşkes yapamayacaklarını söyledi. 

"MUHALİFLERE DIŞ DESTEK KESİLSİN" 

Beşar Esad, mülakatta muhaliflerin aldığı dış desteğin hatırlatılması üzerine ise, "Cenevre Konferansı’nın başarısı isteniyorsa, bazı ülkelerin muhaliflere para ve silah yardımını kesmesi tabiatıyla kaçınılmazdır" dedi. Elinde silah tutan kimseyle görüşmeyeceklerini kaydeden Esad, silah bırakmayı seçecek muhaliflerle ise müzakereye oturabileceklerini söyledi. 

"BİNLERCE YABANCI MİLİTAN VAR" 

Mülakatta sık sık "Terörizme karşı savaş" söylemini öne çıkarmaya çalışan Beşar Esad, ülkedeki silahlı militanların çoğunun dış ülkelerden geldiklerini iddia etti. Esad, "Yurt dışından binlerce yabancı militan girdi. Bunların sayıları Suriyelilerden çok daha fazla. Ancak halk terörizme karşı. Bu sebeple son aylarda çok sayıda askeri başarı elde ettik" diye konuştu. 

"RUSYA VE ÇİN OLMASAYDI..."

Beşar Esad, CCTV muhabirinin Çin’in tutumunu nasıl değerlendirdiği sorusuna "Çin ve Rusya olmasaydı durum çok daha kötü olabilirdi" yanıtını verdi. Esad konu hakkında şu ifadeleri kullandı: 
"Çin siyasi, askeri ve ekonomik açıdan büyük ülke. Suriye sorunundaki tutumu ve krizde oynadığı rol bizim için çok önemli. Çin’in pozisyonu, özellikle Rusya’yla yürüttüğü işbirliği, krizin gidişatına esaslı etkide bulunuyor. Başka bir ifadeyle, Çin ve Rusya’nın eşgüdümü olmasaydı durum çok daha fena olabilirdi."

DHA

351 KÖLE TÜCCARI

Vatanlarında hayvan misali avlandılar. Boyunlarını kıstıran halkalar, ayaklarını kanlar içinde bırakan zincirlerle dolduruldular gemilerin izbe depolarına, haftalar boyu kat edilen yolda sağ kaldılarsa eğer yol boyu uğradıkları işkence ve açlık sonrası, açık artırma ile satıldılar başka bir insana ve onun kulu yapıldılar. Kalan ömürlerinde, başka bir insanı memnun etmeye zorlandılar. Bunun için izin verildi yaşamalarına, buna yetecek kadar beslendiler. Efendinin en küçük hoşnutsuzluğu, hayvan misali boğazlanmalarına yetti. Vatanlarında kuşlar misaliydi kadınlar. Yüzbinleri katledildi hayvan misali. Milyonları, boyunlarına geçirilen kıskaçlarla özgürlüğünden, vatanından, eşinden ve çocuğundan koparıldılar. Kulu yapıldıkları efendinin, ahırının, tarlasının ve yatağının hizmetkarı oldular. Tecavüzlerin köle çocuklarını doğurdular efendilere. Yüzyıllar sürdü bu vahşet. İsyan etti zaman zaman köleler. Halkaları, zincirleri kırıp, ovaların özgürlüğüne salmak istediler kendilerini. Ulaşabildilerse denize, binlerce kilometre ötedeki vatanlarının, çocuklarının kokusunu çektiler denizden, çaresiz kulaçlarda boğuldular. Yüzbinler, “ibret” diye yeryüzünün tanık olmadığı işkencelere uğradı. Darağaçlarına çekildiler, canlı canlı kazığa oturtuldular, ateşlerde kavruldular. Kiminin kolları, bacakları kesildi önce, ardından diğer uzuvları lime lime edildi. Kan doldu topraklar. Kan ve gözyaşı… Feryatlar göklere sığmadı. Acıyla, kanla yoğruldu emek. Kölelik, kan ve gözyaşı dolu emek üzerine, uygarlıklar kuruldu. Kibarlık gösterileri, caka satılan lüks salonlar, o kahredici tarih üzerine inşa edildi. Yükselen her bina, boğazdan geçen her lokma, kan ve gözyaşı ile yoğruldu. “Dündü, dünde kaldı” diye teselli olmaya çalışırken, yönetenler, uygarca yeniden yöneldiler, geçmişte kaldı zannedilen o vahşete. Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa yıkılmış, komünizm tehlikesi kalmamıştı onlara göre. Atağa geçme zamanıydı. Avrupa emperyalistleri dünyanın yağmalanmasından daha fazla pay almak için birleşti, ABD, ulus devletleri parçalamaya, etnik, dinsel boğazlaşmalarla dünyayı kana boğmaya koyuldu. Medeniyet maskesini artık çıkarabilir, komünizm korkusuyla dünya sömürüsünden pay verdikleri kendi işçilerinin paylarını artık kesebilir, sosyal devlet aldatmacasını bir yana bırakabilirlerdi. ILO tiyatrosuna da ihtiyaç kalmamıştı. Dünyayla birlikte, azgınca kendi işçilerine de saldırdılar, hızla ellerindekini almaya yöneldiler. Emeklilik süresini uzattılar, esnek çalışma yaydılar. Köle ticaretini de yeniden hortlattılar. İşçi kiralık mal oldu. Pazarlık şansı, sendikalı olabilme hakkı, çalışma süresi, emeklilik hakkı kaldırıldı. Kölelik yeniden sardı dünyayı. 100 yıl öncesine dönülüyordu. Feodaller değil, bu kez kapitalistlerdi insanlığın katilleri. Köle büroları aracılıyla pazarlanan işçi sayısı 46 milyonu buldu. Medeniyetin beşiği diye bizim tırnak içi solculara yutturulan Avrupa’da kiralık işçilerin sayısı 14,6 milyona ulaştı. Köleliğin ticareti ile kanlı bir tarihe mensup ABD’de, 12,9 milyon oldu. 2008 krizi yaşanıp, on binlerce fabrika kapanmazdan önce ise, köleler ordusunun sayısı tam iki katı idi. Ya Türkiye? Şimdiden köle ticareti merkezi sayısı 351 oldu. Kölelik merkezlerini onaylamakla görevlendirilen ise, devletin “işçiye sahip çık” diye görevlendirdiği İŞKUR. Köle merkezleri, aç kurt gibi köleliğin yasalaşmasını bekliyorlar. Şimdilerde Hükümet, köle ticaretini de serbest bırakmaya hazırlanıyor. Sendikalar bu sonbahar da uyursa, köle ticareti yasalaşmış olacak. İşçiyi köleleştiren kadar, onları korumakla görevli olanların sessizliği de, milyonların kahredici ahını alacak. Aydınlık Gazetesi / 25 Eylül 2013

23 Eylül 2013 Pazartesi

1453 Kartalları grubunun AKP'li üyeleri sahaya girdiklerini itiraf etti

1453 Kartalları grubunun AKP'li üyeleri sahaya girdiklerini itiraf etti

Peki sahaya giren grup kim? Olayları "1453 Kartalları" isimli bir grubun çıkardığı ileri sürüldü. Haziran direnişine destek veren Çarşı'ya karşı kurulduğu bilinen o grubun, maçtan önce twitter hesabından ilginç paylaşımlar yapıldı. Sahaya giren AKP'yle bağlantılı 1453 üyeleri, dün akşam yaşananları sosyal medyadaki yazışmalarında itiraf etti.





Beşiktaş-Galatasaray derbisinde çıkan olayların ardından "sorumlu kim?" sorusu tartışılmaya başlandı. Sahaya giren kişilerin, Taksim direnişinin ardından Çarşı'ya karşı kurdurulduğu bilinen "1453 Kartalları" adlı gruba üye olduğu ileri sürüldü.

Sosyal paylaşım sitelerinde paylaşılan bazı yazılar ise adeta bunu kanıtlar nitelikteydi. Bir paylaşımda, "Bugün Olimpiyat Satadı'nda mükemmel bir pratik yaşanacak. 1453 Kartalları, dost düşman herkese, gerçek taraftarlık nasıldır, gösterecek" ifadelerini kullandı.

Grubun attığı bir başka twette de "1453 Kartalları, susan, oturan ya da çekirdek yiyenlerin oluşturduğu bir platform değildir. Bugün gelin izleyin bizi anlayacakasınız" denildi.

Grubun AKP'yle olan bağlantısı da yine bir başka sosyal medya yazışmalarına yansıdı.

1453 Kartalları'yla birlikte sahaya girenlerden biri AKP Küçükçekmece Mahalle Temsilcisi İsmail Er. Er, Facebook hesabındaki bir sohbette sahay girdiğini itiraf etti. Konuştuğu kişi ise AKP Gençlik Kolları Yöneticisi Emrullah Ük'ün kardeşi Yakup Ük.

Yakup Ük'ün "Polise vuramadınız mı" sorusuna İsmail Er, "Sahaya İlk Biz Girdik, sandalye atıp çıktım" yanıtını veriyor. " Konuşmaya katılan "Murat Er" adlı bir kişi de "Bizim 1453 iyi daldı sahaya. Çarşı neye uğradığını şaşırdı, artık biz varız" diye yazıyor. Bu konuşmalar, kısa bir süre sonra facebook hesaplarından silindi.


ulusalkanal.com.tr