SSK soygunları
Resul Kurt’a göre, “12 Eylül döneminde, hazineye ait 170 ton altın yağmalanmış, SSK’nın bütün nakit parasına el konulmuş, karşılığında çok düşük faizli tahviller verilmişti. Daha sonra ne bu tahvillerin anaparası ne de faizi ödenmişti. Yaklaşık 20 milyar doları bulan SSK’nın parası buhar olup uçmuştu.” (Resul Kurt –Star Gazetesi / 11 Nisan 2012)
Düşük faize para yatırılması geleneksel soygun oldu. 2000 yılında enflasyon % 54,9 iken, SSK’nın paraları % 26 faize yatırılmış, işçinin SSK fonları ile bütçe ve bankalar beslenmişti.
SSK, bu soygunla kalmadı. Alacaklarının affedilmesi ya da tahsil edilmemesi, Bakanların özel masraflarını SSK’ya ödetmek gibi soygunlar, yıllar yılı sürdü.
Alacaklara ise sık sık af çıkarılıyordu. 1997’de SSK’nın tahsil edilmeyen alacağı 104,2 trilyon TL idi. SSK’nın toplam gelirinin %11,5'u. 2010 sonu itibariyle SGK’nın prim gelirleri 67 milyar iken, alacakları ise, 51 milyar TL’yi buldu. 1992-2002 arasındaki açıklarda, AKP öncesi açık artışı 4.4 kat iken, AKP döneminde artış hızı 18.5 kata çıkmıştı.
SGK’yı tasfiye girişimleri
Sosyal güvenliğe saldırı bu kadarla da kalmadı. 1999’da emekli maaşı, işçilik sırasındaki net maaşın % 72-75’i iken, brüt maaşın % 50 sine düşürüldü. Böylece emekli maaşının % 31’i yasa yoluyla gasp edildi.
1990’da, CHP ve DYP’nin desteğiyle yasalaşan DSP-MHP-ANAP Hükümetinin Kemal Derviş yasaları, özel sigorta şirketlerine emeklilik alanında faaliyet izni vermiş, yabancıların emeklilik pazarına girmesi sağlanmıştı.
AKP ise, CHP’nin de desteği ile üç emeklilik kurumunu 2006’da SGK adıyla birleştirdi. Çünkü IMF, 2004 kredi dilimini, bu şarta bağlamıştı.
1990 sonrası 14’ü yabancılara ait olan 18 Bireysel Emeklilik şirketi kuruldu. 2012’ye varıldığında 3 milyon 100 bin kişi kaydetmiş, kasalarına 20 milyar lira aktarmışlardı.
Bireysel Emeklilik Şirketleri kurulunca AKP, SSK’ya desteği daha da azalttı. 2003’te Avrupa Birliği’ne, ‘‘sosyal güvenlik sistemine bütçeden yapılan transferler azaltılacaktır” sözü vermişti.
Ardından, malulen emeklilik için % 60 işgücü kaybı şartını % 66’ya çıkardı.
Ali Babacan, özel emeklilik şirketlerinin topladığı parayı az buluyor, “GSMH'nın % 2,2'si. OECD ortalaması ise % 72,4” diyordu. Şirketler daha çok beslenecekti yani.
Ardından, “Bireysel emeklilik fonlarına her 100 lira için 25 lira katkı yapılacak” açıklaması geldi. Prim ödeyenlerin devlet katkısının tamamını alabilmesi ise, şirkette 10 yıl kalmak ve 56 yaşına gelmek şartına bağlanmıştı. Üç yıl dolmadan ayrılan alamayacak, 3 yıldan 6 yıla kadar kalan ise, ancak % 15’ini alabilecekti.
Öte yandan SGK’nın alacakları ise tahsil edilmiyor. 2012’de 8 bin 552 firmanın 100 bin liranın üzerinde borcu vardı. Borçlu sayısı 2011’e göre % 114 artmış, borç miktarı 3 milyar 374 milyon liraya çıkmıştı.
SGK adım adım tasfiye edilirken, yabancı şirketlerin olanakları genişliyor, bütçeden bile besleniyorlardı.
Emperyalist merkezlerin kıdem tazminatı emirleri
Sıra kıdem tazminatı primlerinin özel emeklilik şirketlerine akıtılmasına gelmişti.
2007’de IMF ‘‘kıdem tazminatını rasyonelleştirin, esnek koşullu istihdam uygulamasına geçin, istihdam üzerindeki vergi yükünü azaltın’’, IMF 1. Başkan Yardımcısı Anne Krueger ise, ‘’İşsizliğin sebebi yüksek kıdem tazminatlardır, kıdem tazminatları düşürülsün’’ demişti.
OECD, 2000 Raporu’nda “İşten çıkarmayı kolaylaştırın, tazminatları azaltın, işverenin işgücü maliyetini azaltın, işverenin ödediği sosyal güvenlik primlerini azaltın’’, 2006 Raporu’nda, “ 1999’da çıkarılan işsizlik sigortası kıdem tazminatı sisteminin yerini alacaktı, ancak, kıdem tazminatı sistemi hala devam ediyor”, 2007 Raporu’nda ise, “Emeklilik yaşını 65'e çıkarın, emeklilik gelirini vergilendirin” diye emir vermişlerdi.
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau 15 Ocak 2008’de, ‘‘Kıdem tazminatlarını azaltın’’ diye emirleri tekrarlamıştı.
Kıdem tazminatını kaldırma planı
* 61 Hükümet programında kıdem tazminatı, işsizliğin sebebi olarak gösteriliyordu.
* 2014-2018 Kalkınma Planında ise, “kıdem tazminatını ele alacağız, daha uzun süre çalışılması için teşvik” uygulayacağız diyorlar.
*Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, ‘Kıdem tazminatının kaldırılacak, Kişisel Tazminat Hesabı getirilecek’’ diyor. (10.01.2012 / Gazeteler)
*ÇSGB Faruk Çelik, “Kıdem tazminatı fonu taslağımız hazır. İşsizlik fonundan oraya bir katkı sağlamayı düşünebiliriz. Kıdem tazminatı oranları aşağı çekilecek’ (takvim.com.tr / 13.04.2012)
*Ekonomi Bakanı Ali Babacan: ''Kıdem tazminatı artık toplu ödenen para olmaktan çıkarılacak. Böylelikle ülkenin tasarrufu artacak.'' (Türkiye Bankalar Birliği 55.Olağan Genel Kurulu konuşması)
***
Emperyalizmin, sosyal güvenliği tasfiye etme, yabancı tekellere pazarımızı soydurma ve işçiyi köleleştirme planı, emperyalizmin emrine giren hükümetler sayesinde uygulanmaktadır.
AKP şimdi de, esnek çalışmayı yaymak, Özel İstihdam Bürolarına işçi kiralama olanağı vermek, taşeron sisteminin önündeki engelleri ve kıdem tazminatını kaldırmak için hazırlık yapıyor.
Türk-İş’in sesi çıkmıyor. Hükümetin cesaret sebebi ise bu sessizlik... Oysa “kıdem tazminatına dokunmanız bile genel grev sebebidir” demişlerdi. DİSK ise mücadele kampanyası başlattı.
Sıcak bir kışa giriyoruz. İşçi sınıfı bu saldırılara sessiz kalmayacak.
Not: Yazı dizisi 30 Ekim Çarşamba günü köşe yazısı olarak devam edecektir.
Aydınlık Gazetesi / 27 Ekim 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder