24 Ekim 2013 Perşembe

DSP – MHP - ANAP HÜKÜMETİ SOSYAL GÜVENLİĞİ NASIL YIKTI?

DSP – MHP - ANAP Hükümeti 2001 yılında, Avrupa Birliği için yapacaklarını “Ulusal Program” adıyla Meclis kararı haline getirdi ve AB emperyalizmine sundu. Hemen her alanda ulus devletin yıkımını amaçlayan raporda, sosyal güvenlik alanında yaptıklarını ve yapacaklarını da yazdılar. Okuyalım;
“Yabancılara sigorta pazarımızı da sunuyoruz” ‘‘Sigorta ve reasürans şirketlerinin kuruluş aşamasında istenen şartlar yerli ve yabancı girişimciler için aynıdır ve herhangi farklı bir uygulama bulunmamaktadır. 1990 yılında tarife sisteminin liberalleştirilmesi, hayat sigortaları ve zorunlu hayat-dışı sigorta branşlarının dışında kalan hayat-dışı sigortalara uygulanmıştır. Yabancı sigorta şirketleri Türkiye’de, ancak şube açarak ya da TTK ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu hükümleri dahilinde kurulu bir şirket olarak faaliyette bulunabilirler idi. Yabancı sigorta şirketlerinin Türkiye’de şube açmaksızın sınır ötesi faaliyette bulunması (sağlanacak M.A), hayat-dışı sigortalarda, sigorta hizmetinin Türkiye’de yerleşik sigorta şirketlerinden alınması zorunluluğu, gerçek kişi sigorta aracılarının (brokerler, prodüktörler ve eksperler) Türk olma zorunluluğu ve ‘Milli Reasürans T.A.Ş. kaldırılması (sağlanacaktır M.A) 1999 yılında belirli bir geçiş süresi çerçevesinde emeklilik yaşı ve asgari prim ödeme dönemi yükseltilmiştir. Reformun üçüncü aşamasını oluşturan özel emeklilik sisteminin kurulması ile ilgili çalışmalar devam etmektedir.’’ (Ulusal Program-2001) Sosyal güvenliğin dört başı mamur yıkım planıydı bu.
Kemal Derviş yasaları ve karşı devrim Demokratik Sol Parti, DSP-MHP-ANAP Hükümeti’nin AB için yaptığı milli devlet yıkıcılığına, ‘Sessiz Devrim’ adını verdi. Aynı isimle bir kitap çıkardı. Kitapta, Kemal Derviş Yasaları diye bilinen ulusal yıkım planı, gururla anlatılıyor. Hatırlayalım. ABD’den getirilen Kemal Derviş’e Türkiye’nin ekonomisi teslim edilmişti. Böylece ABD’nin hükümete desteğinin devamı sağlanmış olacaktı. Derviş ABD gezisi sırasında, “15 günde 15 yasayı çıkarmazsanız gelmem” deyince, ‘ABD’nin desteğini kaybediyoruz’ telaşına düşmüş, gece gündüz Meclisi çalıştırarak, 15 günde 15 kanun çıkarmışlardı. Ecevit’in Genel Başkanı olduğu DSP ise, emperyalizmin dayattığı bu milli yıkım yasalarını, “Sessiz Devrim” kitabında milli ihtiyaçlar için ve milli güçler tarafından yapılmış diye sunuyor. ‘‘Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne biz taşıdık…’’ diye böbürlenilen bu kitapta, -Ulusal iradeyi emperyalist merkezlere devreden Uluslararası Tahkim Kanunu, - Misyoner örgütlerin serbestçe faaliyet yürütmelerine, taşınmaz alabilmelerine izin veren yasayı -Emperyalist merkezlerin iradesine teslim olunan ‘Ombudsman’ yasasını, -Özelleştirmeyi hızlandırmayı, yap-işlet-devret modelini yaymayı ve ihalecilik ile kamuyu çürütmeyi amaçlayan yasayı, -Enerji sektörünü yabancılara açan, devleti denetleme görevinin bile dışında bırakan yasayı, - Telekom’un ve GSM şirketlerinin yabancılara açık olacak şekilde satılabilmesi yasasını, - Özal’ın başlattığı ‘serbest bölgeleri’ genişleterek uluslararası tekeller için vergi cennetleri, işçiler için cehennemler yaratan yasayı, -Devletin tuz işletmelerini satışa çıkaran yasayı, -Doğalgazın işletmelerinin yabancılara da açık olacak şekilde satılması yasasını, -Şeker ve Tütün Kanunları ile pancara ve tütüne kota koyan, şeker ve sigara fabrikalarının satılmasını kolaylaştıran, ithalattaki sınırlamayı yabancı tekeller lehine kaldıran yasayı ve -Kamu ihalelerine yabancıların girebilmesini sağlayan yasayı çıkardılar. Cumhuriyet devletine karşı emperyalizmin karşı devrimiydi bu yasalar.
Sosyal güvenlik yıkımının üçüncü aşaması DSP’nin “sessiz devrim” dediği, DSP-MHP-ANAP Hükümetinin çıkardığı kanunlardan biri de, uluslararası tekellerin ve holdinglerin emeklilik alanında faaliyet göstermelerine izin veren ve onlara özel teşvikler sağlayan yasa idi. Böylece ‘Ulusal Program’da verilen söz yerine getirilmiş, sosyal güvenliğin yıkımında üçüncü aşamaya geçilmişti. Yasadan sonra emperyalist şirketler hızla Türkiye’de örgütlendiler. Kısa zamanda kasalarını doldurmaya başladılar. Geriye SSK’yı tasfiye edilmek ve emeklilik için kurulacak fonu özel şirketlere devretmek kalmıştı. AKP hükümeti ise, kalanı yapmaya hevesle koyuldu. AKP dönemini yarın ele alıyoruz. Aydınlık Gazetesi / 24 Ekim 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder